Friday, January 16, 2015

BACH GÜNLERİ (türkçe)

J. S. Bach ile Saint Antoine Kilisesinde Kusursuz Bir Akşam
“Anne, senden şimdi bir şey isteyeceğim, ama hayır dememelisin.”
                            “Söyle canım..”
               “Lütfen lütfen lütfen Bach günlerinden birine bilet alabilir miyiz? Ne olur hayır deme..”
                  “Ne zaman, nerede, nedir biraz anlat bakalım”
      “Ben tarihlere baktım, sınav haftasından 6 gün önce Sigiswald Kuijken’in 16 Ekim Perşembe günü bir konseri var, hemde Saint Antoine kilisesinde!”

Annem ile yaşadığımız bu heyecanlı konuşmadan sonra İstanbulda en çok ilgimi çeken ve mimarisi ile beni büyüleyen Saint Antoine Kilisesinde yer alan “Kuijken Ensemble” konserine gitmek için bilet aldık.
Barok Döneminin en önemli bestecilerinden biri olan Johann Sebastian Bach’ın eserleri üzerine düzenlenen “11. İstanbul Bach Günleri” kapsamında yapılan beş tane konserden birisine gitme şansına sahip oldum.
Sigiswald Kuijken’in bu başarılı konserinde bulunmak bana kelimelere sığmayacak bir huzur ve mutluluk verdi. Klasik müziğin günümüzde “eskimiş” köşesine oldukça yaklaşmış durumda olmasına rağmen biletlerin konser gününe kadar tükenmiş olması, kiliseyi dolduran bu kadar izleyici ve klasik sever insanı bir arada görmek bana müziğin güzelliğinden ayrı olarak bir mutluluk ve güven verdi, bunu söylemeden geçmek istemiyorum.
Konseri kelimler ile anlatmak çok zor geliyor aslında, fakat elimden geldigi kadarı ile anlatmam gerekirse, konserde ruhumun, kafamın birkaç saatliğine bile olsa kelimenin gerçek anlamı ile huzurlu ve rahat olduğunu hissettiğimi söyleyebilirim. Bu huzurun temelinde Bach’ın inanılmaz besteleri, kemanın, klavsenin, operanın bireysel ve bir bütün olarak mükemmel performansı var diyebilirim. Tek bir mikrofona bile ihtiyaç duyulmadan sadece inanılmaz akustiği ve büyüleyen mimarisi ile Saint Antoine Kilisesi bana müziği gerçek anlamda hissetmem ve bu görüntüyü hayatım boyunca güzel bir çerçeve içinde hatırlamam için çok yardımcı oldu diyebilirim. 
Pürüzsüz bir akış ile geçen konserden çıkınca yüzümde bir gülümseme ve içimde bir huzur ile eve vardım ve belki de hayatımda uzun zaman boyunca tekrar karşılaşamayacağım mükemmel bir uykuya daldım. Konser deneyimini yaşadıktan sonra neden klasik müzik çalan sadece bir radyo olduğu, neden bu tip etkinliklerin daha sık yapılmadığı aklıma çok takıldı. Üzerine düşündükten sonra modernleşmekte, teknoloji ile dolup taşan bir zamanda ve dünyada olduğumuz için bu soruları sorar duruma geldiğimin kanısına vardım. Yeni jenerasyonların çoğunlukla bulunduğu çağın müziklerini dinliyor olması, yeni müzisyenlerin ileri teknoloji ile müzik yapması, yeni çıkan müzikleri dinlemeyen birinin elinde zaten istediği herhangi bir müziğe internet üzerinden ulaşabileceği bir teknolojinin olması ve tabii bunların özeti olarak sayabileceğimiz teknolojik ilerlemeler olduğunu düşünüyorum. 

Dünyanın ve yeni nesillerin yeni şeylere bu kadar çabuk ve kısa sürede adapte olabiliyor olması beni şaşırtmanın yanında az da olsa korkutuyor. Karşımıza çıkan her yeniliğin nereden, nasıl geldiğini düşünmeden ve geçmişte zaten yaşanmış olan gelişmelerin oluşumunda yapılan hataların tekrarlanması insanlığın ilerlediği yolda önüne bakmaması ve tökezlemesi gibi geliyor. Tabii tökezlemeye rağmen devam etmek mümkün bu yüzden tartışılabilir bir teori.
Konuma geri dönüp toparlamam gerekirse, bu organizasyonun ulaşılabilir bir hale gelmesini sağlayan, mekanı, müzisyeni ve geriye kalan her detayı bu mükemmeliyete getiren her bireye ve gruba bir teşekkür borçluyum. Hayatım boyunca unutmayacağım, inanılmaz, kelimeler ile anlatılmaz, huzur dolu bir konserdi. Kuijken Ensemble konseri aklımda bıraktığı sorular ile yeni teoriler üzerinde düşünmemi, mükemmel bir performans ile uzun vadeli huzur ve rahatlık hissini bana yaşatan kusursuz bir etkinlikti. 12. Bach Günleri olduğu zaman bilet kuyrugunda bekleyenlerin arasında olacağımı şüphe etmeden söyleyebilirim.


-hande


 

No comments:

Post a Comment