Saturday, December 5, 2015

TUZLU SU & NOT (türkçe) -sansür-

Tuzlu su dendiğinde akla, deniz, okyanus, derinlik, rüzgar gibi kavramlar gelir. Bienal konusu olarak “Tuzlu su” seçilmesi bence bu sergilerde sanatçılara işlerini yaparken uçsuz bucaksız bir okyanus gibi, belirsiz, gizemli ve beklenmedik olma şansını tanımıştır.
Günümüzde yapılan istatistiklere göre liberal görüşlü insanlar kıyı şehirlerinde çoğunluktalarmış. Bu istatistiklere bile bakarak bu derin, büyük ve sonu görünmeyen tuzlu suların insana dolaylı ve dolaysız yollar ile getirdiği his ve bu hislerden ortaya çıkan düşüncelerin özgürlüğünü ve korkusuzluğunu görebiliriz.

Hayatımızda tuzlu suyun ne kadar farklı yerlerde, ne kadar çok etkisi olduğunu görme şansına sahip oldum bu bienalde. Tuzlu su kültürlere göre kullanım değiştirmiş, bulunduğu yere özgür fikir ve bunu savunacak özgüven katmış, bir insanın kendini iyileştirmesine yardımcı olmaktan düşünceyi ifade edebilecek bir sembole bile dönüşmüştür. Bu sergilerde ise bu kavramın ne kadar özgürce yorumlanabildiğini ve bu özgürlüğün her sanatçının köşesinde, her sanat eserinin önünde farklı bir yönü ile “Tuzlu su” ya olan bağımızı çeşitli yollarla ister istemez geliştirdiğimizi düşünüyorum.

Benim bir veya birkaç tane sanat eseri seçmememin nedeni ise, sanatçılara verilen bu özgür tema sayesinde birbirinden güzel olan ve ne yazık ki aralarından bir tane seçemediğim sanat eseri topluluğuydu. Bu nedenle tuzlu su ve hayatımıza etkilerini yorumlamak beni bienali anlatırken dışarıda bırakacağım ve daha sonra pişman olacağım eserleri ve noktaları kaçırmama izin vermedi.

Deniz’i olan bir şehrin insanı nasıl taşınması gerektiğinde veya gidilecek bir yer bakıyorken denizi olmasına dikkat ediyorsa, “Tuzlu su” dan sonra ben de her bienal temanın daha da güzelleştiğini ve olasılıkların tema konduğu halde kendi sonsuzluklarını yaratabildiğini 14. İstanbul Bienali ile görebilmiş oldum. Bu bienalden sonra ve bu yazıyı yazarken aslında hayatımda tuzlu suyun ne kadar çok etkisi ve izi olduğunu, aslında  beni bugün olduğum insana büyüten kavramlardan biri olduğunu üstelik bu farkındalığı bana “Tuzlu Su Bienali”nin kattığını söylemeden geçemeyeceğim.


Beni kıyılardan derinlere çeken bu bienal sayesinde bir sonraki İstanbul Bienali’ni ve temasını sabırsızlık ile bekliyor olacağım.
___________________________________________ . _________________________________________________________

Yazıdan ayrı bir not: Modern sanat ile ilgili yazdığım yazılar aslında yazıldıkları derginin editörü tarafından didaktik bulunduğu için handesmiler'da paylaştığım bienal yazıları, contemporary istanbul yazısı, yarıya indirilecek şekilde dergiye uyarlandığından üzülerek gerçek fikirlerimi yansıtmadıklarını söylemek durumundayım. Dergi dolayısıyla duyulmak istenen hale getirilmektedir. Modern sanat olarak adlandırılan kavrama bakışımın pek sıcak olduğunu söylenemeyeceğinden bu yazıyı paylaşmadan önce bu notu düşmemek yalan söylemek gibi olacaktı. Bir özür bekleniyorsa bu notu o özür olarak kabul etmenizi dilerim. -h 

No comments:

Post a Comment