Tuesday, May 10, 2016

ALBERT CAMUS - VEBA & VAROLUŞÇULUK (türkçe)


Fransız ve Cezayirli filozof Albert Camus’nun fikirleri üç eseri üzerinden incelenebilir: Yabancı, Veba ve Düşüş. (Bunun yanında iki felsefi denemesi Sisifos Söylemi ve L’Homme Qui Revolte) 1957’de Nobel Edebiyat Ödülünü alır ve 48 yaşında yayımcısı tarafından istemsiz bir şekilde araba kazasında hayatını kaybeder. Kazadan sonra cebinden son anda kullanmaktan vazgeçtiği tren bileti çıkar.


Veba adlı eserinde Camus bazı absürdist ve varoluşçu fikirlerin özünü kabul ettirirken özden gelen veya potansiyel olan iyiliğe olan inancı reddederek, Oran, Cezayir’de insanlıktan çıkarıcı bir veba salgını kullanır. Camus kainata uygun yaşayan bu insanların önemsizlik ve kayıtsızlık içerisinde yaşadıkları yaşamlarını küçümseyen bir biçimde kritik olarak değiştirir.

Vebadaki esas ironi Camus’nun “özgürlük” kavramına uyguladıklarında yatmaktadır. Oran şehri veba salgını ile karantinaya girer ve özgürlüğünü kaybeder, fakat burada esas soru veba salgınından önce Oran şehri gerçekten özgür müydü? Alışkanlıkları altında köle gibi yaşayan bir rejim içinde olmaları, aslıda gerçekten yaşayıp yaşamadıklarını sorgulatır. Ancak karantina yüzünden eş ve dostlarından ayrılınca yoğun biçimde sevgi hissederler, ve ancak o zaman zamanında hiçe saydıkları sevginin farkına varırlar.

Camus ölümün, acı çekmenin ve insanın varlığının manevi ya da rasyonel bir anlamı olduğuna inanmaz çünkü tanrıya ve ölümden sonraki yaşama da inanmaz. Camus ölümlü olan insanoğlunun, irrasyonel, absürt ve açıklanamaz bir ölüm karşısında yaşadığına inanır. Buna rağmen insanların hayatlarına bir anlam katabileceğine inanırdı. Burada da net bir biçimde görüldüğü gibi Camus’nun uyguladığı felsefede ölüm ve acıya karşı mücadele etmek yatar.

Salgının başlarında Oran vatandaşları bir diğerinin acısına tepkisizdir çünkü her birey bencilce kendi acısının toplumdaki acıyla kıyaslanamayacak kadar istisnai olduğunu düşünür. Aylar geçtikten sonra görürüz ki Oranlıların çoğu veba ile savaşan eylemlerde bulunur. Varoluşlarını karakterize eden yabancılaşma, veba salgınına olan farkındalık ile kırılmaya başlar. Hayatlarına bir anlam vermiş olurlar çünkü ölüme karşı asi bir tavır sergiler ve direnirler. Şehirden kaçmaya çalışmak veya ölüme karşı direnmeden mücadeleden vazgeçmek absürt bir ölüm olarak göz önüne konur.

Ölüm ve acıya karşı verilen pek çok savaş gibi, vebayı durdurma çabaları da genel olarak salgının işleyişi ve hastalığın geneli üzerinde faydasız kalmıştır. Buna rağmen Camus’nun bu eseri sonu olamayan bir yenilgi ile sonuçlanacak olsa bile, asileşmenin yüce ve anlamlı bir eylem olduğunu savunur. Bu şekilde, umutsuz zamanlarda optimizmin değerini anlamamızı sağlayan bir element olur Veba. Vebaya ve ölüme karşı savaşmaya çalışan herkesin vebaya daha yakın olduklarını bildiği halde asi olmayı seçmeleridir önemli olan. Veba ile mücadele etse de etmese de vebaya maruz kalma riski olduğunu fark eden bireyler olmaktır önemli olan. Bu gibi ölmek ve ölmek arasında yapılan seçimlerde kendileri ve bulundukları toplum için daha anlamlı bir karar ve daha anlamlı bir mücadele vermiş oluyorlar. Rüzgara karşı atılan bir meydan okumadır ama o not birinin kendini tanımlayabileceği tek şeydir.

ÖZET:

Nisan ayında binlerce farenin ölmeye başlaması ile veba salgınını tanırız. Yetkililer farelerin toplanması ve yakılması ile ilgili harekete geçerler fakat ilk olarak Mösyö Michel, Doktor Rieux’nün oturduğu apartmanın görevlisi, hastalanıp ölür. Bunu takip eden benzer vakalar sonucu Doktor Rieux’nün iş arkadaşı Castel ile bu salgının veba olduğuna emin olurlar. Başta, Castel ve Rieux yetkililerin aldırmazlığı ve diğer doktorların çabuk kararları ile yüzleşmek durumunda kalırlar. Fakat hızla yayılan bu salgının ciddiyeti herkes tarafından anlaşılınca şehir karantinaya alınır.
Bu ani hapis ortamına insanlar orada olmayan sevdiklerine yoğun hasret duyma ile karşılık verir. Herkes kendi acısının toplumun genelinde çekilen acıdan istisnai bir biçimde farklı ve daha derin olduğunu düşünür. Peder Paneloux veba salgınının Oran şehrinin geçmişte işlediği günahlara karşın tanrının cezası olarak nitelendirir. Karantina boyunca Raymond Rambert (Eşinin yanına Paris’e gitmeye çalışır) gibi şehirden yasal ve yasal olmayan yollarla ayrılmaya çalışanlar olur. Rambert kaçmada başarılı olacak planını hazırladıktan sonra eşinden ayrı olan Doktor Rieux dolayısıyla kaçmaktan utanıp, vazgeçer ve Oran’da kalıp salgın ile savaşmaya karar verir.  Cottard geçmişte ne olduğunu söylemediği bir suç işlemiştir ve sürekli olarak tutuklanma, yakalanma korkusu ile yaşar. Vebadan korkmaz ve bu gergin acıda yalnız olmadığını ilk defa hisseder. Sürgün dönemi birkaç ay sürer sonra birçok Oran vatandaşların kendi bencil saplantılarını kişisel acıları ile kaybeder. Veba herkesin endişe ettiği, toplu bir felaket haline gelir. Kendi sosyal sorumlulukları ile yüzleşmek adına vebayı giderme çabalarına katılırlar. Mösyö Othon'un küçük oğlu uzun süre boyunca veba acısı çeker ve hayatını kaybeder. Doktor Rieux bu dayanılmaz ölümden sonra Paneloux’ya bağırır çünkü kurbanın masum olduğuna inanır. Paneloux, çocuğun ölümünden sonra derinden sarsılmış bir halde ilk vaazını değiştiren ikinci bir vaaz sunar. Masum insanların açıklanamaz ölümlerinin inananlar ve inanmayanlar olmak arasında bir seçim zorunluluğu oluşturduğunu bildirir. Peder hasta düştüğünde, kaderini tamamen ilahi takdire bırakır ve doktor yardımını reddeder. Haçını kavramış bir biçimde ölür, ama veba hastalığının belirtileri ile eşleşmeyen belirtiler üzerine hayatını kaybeder, bunun üzerine Doktor Rieux onu bir 'şüpheli davası' olarak kaydeder.
Salgın sona erdiğinde, Cottard başa durumla çıkamaz. Polis tarafından yakalanana kadar sokakta rastgele ateş eder. Grand vebadan kurtulur ve yeni baştan bir hayat sürmeye karar verir. Tarrou salgın azalmaya başladığında hayatını kaybeder, ama hayatta kalmak için tüm gücüyle, Rieux’ye diğerlerinin hayatını kurtarmaya ettiği yardımlar kadar, savaşır. Rambert'ın karısı şehir kapıları açılınca ona katılır, ancak uzun süreli bir hastalık geçiren Doktor Rieux'nün karısı ölmüştür.  Oran hızlı bir şekilde eski rutinine döner. Veba çoğu insanın unutmak istediği, insan acısını temsil eden kronik bir sahne olarak kalır.



KARAKTERLER:

DOKTOR BERNARD RİEUX: Vebanın anlatıcısıdır. Oran’da salgın dolayısıyla sıkı sağlık önlemleri alınmasını sağlayan, mücadele eden ilk insandır. Sadık bir hümanist ve ateisttir. Yaptıkları ve kişiliği etik sosyal düzene inandığını gösterir. Oran karantinaya alındığında, Doktor Rieux veba çabaları az veya hiç fark yaratmayacak bile olsa mücadeleye devam eder. Her ne kadar karısından uzakta olsa da, kişisel durumlarının korkmuş toplumun acısı ile ilgilenirken dikkatini dağıtmasına izin vermez.

JEAN TARROU: Salgın şehri karantinaya aldığında Tarrou tatil için Orandadır. Bir yabancı olarak, Oran toplumu üzerindeki gözlemleri vatandaşlarınkine kıyasla daha nesneldir. Tarrou'nun kişisel ve sosyal sorumluluk üzerine olan inançları Doktor Rieux ile benzer, ancak Tarrou çok daha felsefidir. Tanrı’nın varlığına inanmaz, dolayısıyla rasyonel ölüm illüzyonuna inanmaz. Onun için insan varlığı kaybederken özgürce katılmak, fakat acı ve ölüm ile mücadele edince anlam kazanır. acı ve sadece ne zaman insanlar özgürce ama ölüme karşı asil mücadele kaybetmek katılmak seçmek anlamına gelir elde eder. Tarrou vebayı durdurma mücadelesine kendi etiğine uygun olmak için katkıda bulunur.

JOSEPH GRAND: Oran’da yaşlı bir devlet memurudur. Görevini üstlendiği zaman kendisine promosyon için söz verilir ama yıllar geçtikçe, verilen söz gerçekleşmez. Bu nedenle, yıllar boyunca aynı işi yapar. Evliliği günlük hayatı içerisinde bir bunalım olmuştur. Monoton rutinden sıkılan eşi Grand’den ayrılır. Yıllar içinde Grand eşine mektup yazmaya çalışır, fakat kendini ifade ederken 'doğru kelimeleri' bulma konusunda yoğun bir gerginlik yaşar. Bu anksiyete onu edebi yoğunlaşmalarında onu engeller. Giriş cümlesinden ileri gidemediği bir kitap yazmaya çalışır.

RAYMOND RAMBERT: Raymond Rambert Paris'ten gelen bir gazetecidir. Arap nüfusu sıhhi koşullarda araştırmak için Oran’a gelir ama beklenmedik karantina onu şehre hapseder. Umutsuz kaçış planları yaparak Paris’teki eşine geri dönmeye çalışır.

COTTARD: Cottard şüpheli ve paranoyaktır. Ne olduğunu söylemediği ve geçmişte işlediği bir suç nedeniyle sürekli tutuklanma korkusu içindedir. Oran karantinaya girince, sürekli olan korku ve gerginliği ile yalnız olmadığına inandığı için mutludur. Yetkililer yoğun bir şekilde veba salgını ile ilgilendiği için tutuklanma korkusu azalır. Salgın süresince kaçakçılık işleri ile ilgilenir ve salgın ile ilgili sorumluluklardan uzak durur.

PEDER PANELOUX: Oran’da bir Cizvit pederidir. Salgın başladığında kafası karışık, korkmuş cemaatine vebanın işlenen günahlara karşın Tanrı tarafından gönderilen bir ceza olduğunu bildiren bir vaaz sunar. Veba arttıkça tutumu değişir ve yoğun bir inanç testinden geçer.

MÖSYÖ OTHON: Oran’da muhafazakar bir yargıçtır. Yargıç olduğundan Tarrou onu bir numaralı düşmanı olarak kabul eder.

JACQUES OTHON:  Jacques, Mösyö Othon'un küçük oğludur. Vebayı kaptıktan sonra Doktor Castel'in veba serumunu o alır.

DOKTOR CASTEL: yaşlı bir doktordur. Ölümcül hastalık belirtilerine veba teşhisi koyan ilk kişidir.

DOKTOR RICHARD:  Oran Tıp Derneği başkanıdır. Rieux ve Castel hastalığın veba olduğunu söylediklerinde inanmak istemez, 'bekle ve gör' tutum benimsemeyi tercih eder.

MÖSYÖ MİCHEL: Doktor Rieux’nün oturduğu binada görevli olarak çalışır. İlk veba kurbanıdır.

KİTAPTAN DESTEKLEYEN FAKTÖRLER:

• Kitapta Tarrou karakterinin yaşamının anlamını anlamsız eylemler içindeyken bulduğunu görürüz. Eylemleri önemsiz olsa da banal olandan zevk almayı bir noktadan sonra kasıtlı olarak seçtiğini görürüz.

• Sözü geçen boşluğa tükürme eylemi hayatın absürtlüğünü ve abesliğini kabul ediştir.

Grand ilk başta anlamsız bir hayat sürer.  Deneyimlerde veba sonucu büyüdüğünü ve geliştiğini görürüz.

İnsanlar her yerde anlamsız trajediler yüzünden ölür, Oran dünyada tek kayıtsız bir biçimde acı çeken yer değildir.

• Oran vatandaşları veba ile başa çıkmak için kendilerini kandırırlar. Kabullenip hastalıkla mücadele etmek yerine, kendilerini hızla geçecek sahte güvenceler ile kör ederler.

• İnsanlar vebadan önce de sonra da hayatlarını tekrar içinde yaşamaya devam ederler. 
-hande


1 comment:

  1. What i don't realize is in reality how you're not actually much more
    well-favored than you may be now. You are very intelligent.
    You recognize therefore significantly on the subject of
    this subject, produced me individually imagine it from so many varied angles.
    Its like women and men don't seem to be interested
    except it is something to do with Lady gaga! Your personal stuffs
    great. At all times handle it up!

    ReplyDelete